Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Sönmez, Türkiye ekonomisine ilişkin 2022 yılı değerlendirmesini ve 2023 öngörülerini paylaştı.
Gelişmiş ve gelişen ekonomilerin, 2021 sonu itibarıyla faiz artırımlarına giderken Türkiye’nin faizleri düşürdüğünü anımsatan Sönmez, bunun iş dünyası için 4 temel sorundan biri olduğuna dikkat çekti.
Politika faizi ile reel faiz arasındaki makasın açılmasıyla birlikte bankaların kredi verme iştahının azalmaya başladığını ifade eden Sönmez, şöyle dedi:
“Enerji ve üretici fiyatlarındaki artış maliyetleri yükseltirken, işletme sermayesi ihtiyacı da 4-5 kat arttı. Özellikle ekonomimizin belkemiğini oluşturan KOBİ’lerimiz ‘üretim maliyetleri ve tedarik’, ‘yüksek enflasyon ve satın alma gücü’, ‘savaşın ihracat pazarlarına etkisi’ ile ‘finansmana erişim ve kur artışı’ olmak üzere 4 temel sorunla karşı karşıya kaldı.”
GELECEK YIL İÇİN DÜŞÜK BÜYÜME TAHMİNİ
Dünya genelinde son 10 yıldır yaşanan parasal genişlemenin ardından salgın sonrası uygulanmaya başlanan parasal sıkılaşma politikalarının 2022’de de devam ettiğini belirten Sönmez, tüm gelişmiş ve gelişen ekonomiler açısından belirleyici olan eğilimin enflasyondaki artış olduğuna işaret etti.
Tedarik zincirinde devam eden aksamaların, Rusya-Ukrayna savaşı, enerji fiyatlarındaki artış ve Avrupa’ya Rusya tarafından uygulanan arz kısıtlamaları nedeniyle AB’nin resesyon riski ile karşı karşıya kaldığını vurgulayan Sönmez, uluslararası kuruluşların, 2023 küresel büyüme için bir resesyon tahmini yapmasa da gelecek yıl büyüme oranlarının düşük seviyede olacağını değerlendirdiğini aktardı.
‘ENFLASYON-FAİZ-KUR’ SARMALINDAN ÇIKMALIYIZ’
Sönmez, ilk iki çeyrekte gelen yüksek büyüme oranlarının ardından üçüncü çeyrekte, gelecek döneme de yansıyacağını gözlemledikleri büyümedeki yavaşlama eğilimine dikkati çekerek, ülkenin bu yılı yüzde 5 büyüme ile kapatacağını öngördüklerini söyledi.
OECD ve IMF’nin 2023 yılında Türkiye için yüzde 3’lük büyüme öngördüğünü aktaran Sönmez, şöyle devam etti:
“Bizim beklentimiz de yüzde 3 ila 4 arasında. Ancak ülkemizin sürdürülebilir kalkınması, kaliteli büyümesi, bunlarla birlikte istihdamın korunup gelişmesi için yüzde 5 ve üzeri büyümeyi kalıcı hale getirmemiz gerekiyor. Bunun için de yaklaşık 10 senedir ısrarla üzerinde durduğumuz ‘enflasyon-faiz-kur’ sarmalı ile birlikte ‘enflasyon-ücret’ sarmalından da çıkmalıyız.”